CHP Grup Başkan Vekili Dr. Atınç Kayınova, aylardır uyarıyor!

Saadet Partisi Zonguldak Belediye Başkan Adayı Cem Dereli, aylar önce uyardı.

Ve aptala anlatır gibi anlattı!

Dedi ki;

Zonguldak’ı parsel parsel satacaklar.

Çok büyük bir rant var, plan büyük!

Çok büyük rantsal bir alan var Zonguldak’ta!

Bunların hepsini duyuyoruz, görüyoruz.

Vatandaşa yapılan teklifler…

Vatandaş ‘Yandım Allah’ deyip Belediyeye koştuğunda “Bize değil Ankara’da şuraya gideceksin” denilmeler…

Vatandaşın tapusuna, arsasına, alanına ortak olmalar.

Şu anda Zonguldak’ta, Belediye olarak neyden rant yaratabiliriz, Belediye olarak nerden ney çıkarabiliriz de, bir tek bu var. Bu da çok büyük rant.

Zonguldak kamuoyunu uyarıyorum, lütfen, rica ediyorum uyanık olun.

Ankaralı adam gelecek buraya, buradaki arsaları toplayacaklar, aynı köprüde olduğu gibi alacaklar. İnsanlara ortak olacaklar. Zonguldak’ı bekleyen büyük tehlike var. Kamuoyu bu konuya odaklanmalı” diye bas bas bağırdı!

Zonguldak Belediye Başkanı ve İttifak adayı Selim Alan ile müteahhit Meclis Üyesi ve adayı Bünyamin Babaiban’ın Revizyon İmar Planı ile 2952 kişinin itirazına rağmen onaylandı, geçti!

Bu gün binlerce Zonguldaklı mahkeme kapılarında hak arıyor!

Bu daha bir şey değil!

5 Ay önce yürürlüğe giren ‘Rezerv Alanı’ yasasıyla daha tanışmadınız!

İstanbul’un bir kısmı tanıştı!

Deprem bölgesinde bir çok vatandaşın tapulu arazisi “Rezerv Alanı” ilan edilerek elinden alındı!

Arazileriniz resen elinizden alındığında artık çok geç olacak!

Gerçekten tehlikenin farkında değilsiniz!

Selim Alan ve müteahhit arkadaşları bu gün vatandaşın arazisine Ankaralı Plancı Ufuk Bayraktar’ı ortak etti.

Yarın ‘Rezerv alanı’ diye elinizden aldıklarında mahkemeye bile gidemeyeceksiniz!

Siz hala anlamadınız mı?
 

Al birini, vur ötekine!

Gülüç Belediye Başkanı Gökhan Mustafa Demirtaş neyse Zonguldak Belediye Başkanı Selim Alan’da o!

İkisi de işçisine aba altından sopa gösteriyor!

İkisi de işçisini tehdit ediyor!

İkisi de yüzlerce insanın iş umudunu sömürüyor!

İkisi de mafyayla el ele, kol kola olmayı seviyor!

İkisi de racon keserek korku imparatorluğu yarattı.

İkisi de Belediyenin kasasını babalarının malı, işçisini köle gibi kullanıyor!

Biri köprüsünün hurdalarıyla Ankaralı hurdacıları zengin etti.

Kamu zararı oluşturdu, hesabını veremiyor!

Diğeri, Belediyenin bütçesini şişirilmiş faturalarla yandaşlarına peşkeş çekiyor, komisyon alıyor!

Biri, Revizyon İmar Planlarıyla 2952 vatandaşın canını aktı!

Diğeri, vatandaşların arazisine çöktü!

Birinin son iki yılda ultra zenginleşen kuyumcu arkadaşı var!

Diğerinin de şoförleri, üzerine şirket kurdurduğu gariban işçileri!

İkisinin de malvarlığı yok!

Hatta yoktan öte yoksulluk içinde yaşıyorlar!

İkisi de birbirine benziyor!

Al birini, vur ötekine!
 

Dümen-Şantaj-Gazeteci!

Ne acıdır ki, Zonguldak’ta gerçekleri anlatan birkaç politikacı ile bir elin beş parmağı kadar gazeteci kaldı.

Düşünebiliyor musunuz, adamın taciz ettiği kadın sayısı belli değil, başında bulunduğu kurumu herkesin gözünün içine baka baka hortumluyor.

Sözde gazeteci olduğunu iddia edenler, sapık ve yolsuzu nasıl savunacaklarını şaşırmış!

Sabah, öğle, akşam, canlı yayınlarla, taciz ve yolsuzlukla mücadele edenlere sallıyorlar.

“Hain” diyorlar!

“Kukla başkan” diyorlar!

O olmazsa, AK Parti Gülüç Belde Başkanı İsmail Yılmaz’a saldırıyorlar!

Biri de çıkıp demiyor ki, arkadaş siz ne ayaksınız!

İddianameyi okudunuz mu?

Duruşma tutanaklarını baktınız mı?
Ses kayıtlarını dinlediniz mi?

Savcılık kararını gördünüz mü?

Mağdurla görüştünüz mü?

Avukatla konuştunuz mu?

Nasıl olurda bir gazeteci mağdurdan yana değil de, tacizden, yolsuzluktan yana olur?

Hadi oldunuz!

Savunmak neyin nesi?

Rakibine iftira edecek kadar şuurunu kaybeder mi?

Biz de onların çevirdiği dümenleri, şantajları mı yazalım?

Nasıl satın alındıklarını mı yazalım?

Neyin karşılığı, neye boyun eğdikleri mi yazalım?

Böyle devam ederse kendime verdiğim sözü bozacağım!

Siyasetçilerin değil, jetonla çalışanların turnusol kağıdı olduğunu yazacağım!

Günün Sözü: Hangi nedenle olursa olsun, güçsüze karşı güçlünün sazını çalmak namussuz sayılmak için yeterlidir.