Mecaz anlamı, argosu ile Türkçe yelpazesi çok geniş bir dil.

Türkçe’nin bu zenginliğini son günlerde ‘yemek’ kelimesi üzerinden gayet net bir şekilde yaşıyoruz.

Öğrencilerin yemek meselesi bir türlü gündemden düşmüyor.

Geçmişte de yemek meselesi gündemi çok meşgul etmişti.

Kar tatilinde dağıtılan yemekler.

Yenemediği için çöpe atılan yemekler.

Bu çöpe atılan yemeklerden köşeyi dönenler.

Günümüzde böyle bir gündem yok.

‘Öğrencilerin yemeği neden devlet eliyle yapılıyor’ sorusuna cevap aranıyor.

Bu soruya cevap arayanlar kim dersiniz?

Tabi geçmişte bu işten rant sağlayan yemekçiler ve bu yemekçilerin rantından nasiplenen bazı çevreler.

Artık yemekçiler yemekten geçinemiyor olabilir ama öğrenciler kaliteli yemeğin tadını çıkarıyor.

Önümüzde hastanenin yemek ihalesi var.

Şu an bu işi güneydoğulu bir işadamı yapıyor.

Hastane hizmetten memnun.

Öğrencilerin yemeğinden rant kazanamayanlar, şimdi hastanenin yemeğine göz dikti.

Yakında hastaneye yemek hizmeti veren firma hakkında flaş haberler okursanız şaşırmayın.

Mesela bu firmanın sahibi için ‘terörist’ diyebilirler.

Mesela, ‘Zonguldak’ın yemeğini neden güneydoğulular yapıyor’ da diyebilirler.

Kavga büyük.

Kavga rant kavgası.

Kavga yemek kavgası.

Kavgayı edenler uzun zamandır işsiz kaldı.

Okey oynamaktan canları sıkıldı.

Bu durum canlarına tak etti sanırım.

Ondandır ki amire, memura, müdüre medya üzerinden yürümeye başladılar.

Seviyesizlikte sınır tanımıyor bu ekibin medya ayağı.

Yalan…

İftira…

Dedikodu…

Ne arasanız var.

Millet okey masasında oturup yemek beklemiyor.

Milleti il il, ilçe ilçe dolaşıyor.

O ihale senin, bu ihale benim çaba harcıyor.

Yok öyle, ‘armut piş, ağzıma düş…’

Okey masasında okey atmaya, çiftten bitmeye benzemez ticaret.

Siz takoza taş döşerken elin adamı ihaleler için dosya hazırlıyor.

Siz bu çocuklara adam gibi yemek yedirebilseydiniz, bugün devlet bu işe hem kafa yormaz, hem de zaman harcamazdı.

Yalanlarınızı, iftiralarınızı, dedikodularınızı yaparken, dönüp bir de kendinize bakın.

‘Nerde hata yaptık’ sorusunun cevabını arayın beyninizde.

Elinizdeki çuvaldızı ona buna dürterken, bir kez olsun iğneyi kendinize batırın.

Ne dersiniz?

Bence denemeye değer.

Ayrıca Çaybaşı Sokak’tan size iş çıkmaz.

Boş yere beklemeyin kafe köşelerinde.

Haberiniz olsun;

Dönüyorum…

Okey boşta…

DOSTÇA KALIN…