Günlerdir CHP delege seçimlerini ve Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem'in bu süreçte sergilediği tavrı, kendi bakış açımızdan değerlendiriyoruz.

Bazen kendi kendime düşünüyorum, 'acaba Tahsin Erdem'e haksızlık mı ediyorum' diye.

Beni tanıyanlar bilir, eleştirilerimde asla kişisel çıkarlarım ön planda olmaz.

Gündemi kendimce, yaşam tarzım, ideolojimi ön planda tutarak, kendi penceremden analiz etmeye çalışırım.

Eleştiri ve yorumlarımda bana yol gösteren en önemli etken ise vicdanım olur. Vicdanımı ve iç sesimi dinleyerek yazılıramı kaleme alırım.

Bu süreçte de aynı şekilde fikrimi siz değerli okurlarımla paylaşmaya çalışıyorum.

Gündemde CHP delege seçimleri var. Bu seçimlerde yarışan mavi ve sarı olmak üzere iki de liste var.

Benim ta en başından bu yana eleştirdiğim listelerin rengi veya bu listelerde kimlerin olduğu değil.

Hangi liste kazanırsa kazansın ben gazeteci olarak birşey kazanmayacağım.

Benim siyasi bir hayalim, siyasi bir beklentim yok. Üye değilim, delege değilim, aday da değilim.

Belediyeye işe girmek, yakınlarımı işe aldırmak gibi bir derdim de yok.

Seçilecek ilçe başkanından, il başkanından bir çıkar beklentim de yok.

CHP'nin bu kongre sürecinde ne yazık görüyoruz ki birçok CHP'linin birçok beklentisi ve çıkar kaygısı var.

Oğlunu, kızını, yeğenini, damadını işe aldırmak için kongre sürecini fırsata çevirmek için fırsat kollayan bir sürü CHP'li var.

Zonguldak Belediyesi'de kendi çalışan, oglu-kızı çalışan bir sürü, 'isimden olurmuyum, çocuğumu işten atarlar mı' kaygısıyla kara kara düşünen ve bu kaygıyla saf değiştiren CHP'li vatandaşlar var.

Bir tarafta partisine gönül vermiş, her seçimde hiçbir kişisel çıkar gözetmeden, gönül verdiği partisinin kazanması için gece gündüz çalışmış, hiçbir şey yapmadıysa gidip sandıkta oy vermiş bir kesim var.

Bir diğer tarafta ise hür iradesini partisinin çıkarları için degil, kendi ve ailesinin menfaatleri için kullanmış veya kullanmayı hedefleyen bencil bir kesim var.

Mesela Belediye Başkanı Tahsin Erdem ve eski il başkanlarından Halil Furat CHP içindeki bu çıkarcı ve bencil kesime en somut örnektirler.

Başkan Tahsin Erdem göreve gelir gelmez oğullarının arkadaşlarını işe almakla başladığı istihdam politikasını sonrasında yeğenleri de işe alarak devam ettirdi.

Yetmedi eski il başkanlarından Halil Furat'ın oğlunu ve yeğenini de belediyeye işe aldırdı.

Tahsin Erdem için bu şekilde daha çok örnek verebilirim.

Tahsin Erdem'in bu siyasi ve kişisel çıkara dayalı işe alım politikaları ve sonrasında delege seçimlerinde sergilediği tavır bize her şeyi net olarak anlatıyor.

Hani Tahsin Abi diyor ya, 'bu kadar gazeteci bana karşı nasıl bir araya geldi' diye...

Bu sorunun cevabını bulmak için Tahsin Abi dönüp kendine bakmalı. Kendini ve bugüne kadar yaptığı başkanlığı sorgulamalı. Yaptığı işe alımları sorgulamalı.

Ama yok, Tahsin Abimiz devekuşu gibi sokmuş kafasını kumun içine, bedeninden bi haber, eleştirileri de takmış bir tarafına yoluna bildiği gibi devam ediyor.

Tabi bu da bir tercih.

Ama tercihi buysa, her tercihin de bir bedeli oluyor. Bu bedele de göğüs germesi gerekecek.

İnsan bir düşünür, 'dün bana destek verenler, bana oy verenler, bana gönül verenler, bugün neden beni elestiriyor' diye.

Ama yok, Tahsin Abimiz dün önseçimi kazandığında kendine küfür edenlerle, daha dün, 'nereden buldunuz bu adamı' diyen ve kendisine 'Vakfıkibirli' lakabını takanlarla....

Ön seçimde rakibi olan Harun Akın'a destek verenlerle, Osman Zaimoğlu'nun yönetime yazdığı isimlerle yoluna devam ediyor.

Tahsin Abimiz sayesinde iş delege seçimlerinden çıktı, belediyenin işe alım borsasına, üye ve delege transferine döndü.

CHP'nin o bencil ve çıkarcı kesimi oğlunu-kızını işe aldırabolmek için duruşundan ve karakterinden ödün verir hale geldi.

İşte yarın başlayacak delege seçimleri öncesinde CHP'yi bu hale getiren, sorgulatan ve CHP'lileri çıkarcı bir çizgiye getiren, Başkan Tahsin Erdem'in izlemiş olduğu kişisel siyasi çıkara dayanan politikalarıdır.

Bu sürecin çirkinleşmesinin nedeni Tahsin Erdem'dir.

Ak Parti'yi yandaş kadrolaşma, yoksul vatandaşları makarnaya ve sosyal yardıma muhtaç etmekle suçlayan CHP'yi, Tahsin Erdem'in düşürdüğü duruma bakar mısınız?

Ver oyu mavi listeye, oğlun-kızın-damadın-yeğenin belediyeye işe girsin...

Tahsin Abi ne farkın kaldı Ak Parti'nin yandaş kadrolaşmasından?

Merkez ilçe başkanlığı, CHP'nin altı okundan daha mı değerli senin için?

Yeri geldiğinde 'Atatürk'ün partisi, cumhuriyeti kuran parti' dediğiniz CHP'yi düşürdüğün durumun farkında mısın?

Bu haftasonu delege seçimlerini ister sarı, isterse mavi liste kazansın. Bu sürecin kaybedeni, Tahsin Erdem'in kendi soyasi hırsı yüzünden içine düşürdüğü durumdan dolayı CHP olacaktır.

Bu sürecin bir diğer kaybedeni ise Tahsin Erdem'dir. Zaman bunu hepimize gösterecektir.

Çok sevdiğim bir söz var;

"Aklıyla övünen insan, hücresinin genişliğiyle gururlanan mahkuma benzer..."

Tahsin Erdem de içine düştüğü kampanyanın ona ödeteceği bedeli, önümüzde yıllarda görecek.

Hangi liste kazanırsa kazansın, kaybedenin kendi olduğunu elbet bir gün anlayacak.

Bazen doğruyu bulmak için yanlış yapmak gerekir.

Ama bazı insanlar da o kadar yanlış yapar ama bir türlü doğruyu bulamaz. Çünkü yaptığının doğru olduğuna inanır veya inandırılır.

İnsan bazen vicdanını dinlemeyi başarabilirse, doğruyu bulması da o kadar kolaylaşır.

Ve vicdan en çok da makam sahiplerine lazımdır.

Benim önerim, Tahsin Abi'nin vicdanını dinlemesidir.

Hem de bir an evvel!..

Bir CHP'linin çocuğunu işe alırken, bir başka CHP'linin çocuğunu yok saymak biraz vicdan ve adaletle ilgilidir diye düşünüyorum.

Ne düşünüyorsun Tahsin Abi, vicdanın rahat mı?

Benim vicdanım rahat!...