Eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Ankara merkezli yürütülen sahte diploma ve unvan skandalına ilişkin “Ortada bir kara liste varsa, bu liste kapalı kapılar ardında değil, tüm kamuoyunun önünde açıklanmalıdır” açıklamasında bulundu.

Ankara merkezli yürütülen sahte e-imza ve diploma soruşturmasında sona gelindi. Organize yapı içerisinde yer aldığı tespit edilen 65 sanık hakkında dava açıldı. Kamu kurumlarına ait sistemlere yetkisiz erişim sağlayarak yüzlerce sahte diploma düzenlediği tespit edilen sanıklar hakkında 5 ila 50 yıl arasında değişen hapis cezası talep ediliyor.

2 buçuk milyon liraya diploma

Yeni Şafak'ın haberine göre, Sahte diplomalar, 250 bin TL ile 2,5 milyon TL arasında fiyatlandırıldı ve bazı ödemeler kripto para ile yapıldı. Sanıkların ifadelerine göre, bu yöntemle en az 400 akademisyen usulsüz şekilde üniversitelere atandı. Sahte belgelerle doçent ve profesör unvanı alan kişilerin bulunduğu, not manipülasyonlarıyla akademik terfilerin hızlandırıldığı bildirildi. Sahte mezunlar arasında mühendis, öğretmen, psikolojik danışman, hukukçu ve eczacılar bulunuyor.

Depremzedelerin diplomaları silinmiş

6 Şubat depremlerinde hayatını kaybeden bazı kişilerin YÖK kayıtları silinerek bu boşluklara yeni sahte mezuniyet kayıtları eklendi. Bu usulsüzlükleri düzenleyen şüphelilerin özellikle Ege, Atatürk, İnönü, Yıldız Teknik, Mersin ve ÇOMÜ gibi birçok üniversitenin sistemlerini hedef aldığı tespit edildi. Resmi belgede sahtecilik, bilişim sistemine izinsiz erişim, kişisel verileri hukuka aykırı elde etme, nitelikli dolandırıcılık ve suç örgütü kurma gibi suçlardan yargılanacak 65 sanık, 12 Eylül’de hâkim karşısına çıkacak.

Eski Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’ten tepki: Üniversiteler bir ülkenin aklıdır, vicdanıdır, geleceğe dair en büyük teminatıdır

Sahte diplomalarla kamuya yerleşme ve unvan edinme skandalı büyürken, eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’ten dikkat çeken bir açıklama geldi. Çelik, yürütülen soruşturmanın sadece birkaç usulsüzlüğü değil, üniversite sistemine yönelik derin bir güven krizini ortaya koyduğunu belirtti.

“Üniversiteler bir ülkenin aklıdır, vicdanıdır, geleceğe dair en büyük teminatıdır” diyen Çelik, bugün gelinen noktada üniversite sisteminin üzerine düşen gölgenin tüm toplumu derinden yaraladığını vurguladı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada, yaklaşık 400 kişinin sahte yollarla profesör ve doçent unvanı aldığı yönündeki iddiaların, üniversite müessesesinin itibarını zedelediğini belirten Çelik, şu ifadeleri kullandı:

“Bu sıradan bir skandal değil, üniversite müessesesinin onurunu hedef alan bir darbedir.”

“Kara liste kapalı kapılar ardında değil, kamuoyuna açıklanmalı”

Soruşturmanın sessizlik içinde yürütülmesini eleştiren Hüseyin Çelik, şunları kaydetti:

“Bu mesele halının altına süpürülerek çözülemez. Sessiz sedasız yürütülen işlemler, toplumun vicdanındaki yarayı daha da derinleştirir. Eğer ortada bir kara liste varsa, bu liste kapalı kapılar ardında değil, tüm kamuoyunun önünde açıklanmalıdır.”

Sahte belgelerle elde edilen akademik unvanların sadece bireyleri değil, kurumsal itibarı da zedelediğini dile getiren Çelik, sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmesinin kamu güveni açısından zorunlu olduğunun altını çizdi.

“Bu sadece bir adli süreç değil; hepimizin ortak onurunu ilgilendiren bir meseledir. Üniversitelerimizin itibarını korumak, gençlerimizin yarınlarına güven vermek ve kamu vicdanını rahatlatmak için şeffaflık artık bir tercih değil, zorunluluktur.”

Yenice Ihlamur Balı Avrupa yolunda, AB Coğrafi işaret süreci resmen başladı
Yenice Ihlamur Balı Avrupa yolunda, AB Coğrafi işaret süreci resmen başladı
İçeriği Görüntüle

"Üniversite sistemi şaibe götürmez" diyen Çelik sözlerini şöyle tamamladı:

"Milletin güvenini yeniden tesis etmenin tek yolu, hakikati bütün çıplaklığıyla ortaya koymaktır."