Ne yazık ki, gerilimi, gerginliği ve düşmanlığı bir siyaset stratejisi olarak benimseyenler tarafından hasbelkader idare edildiğimiz yılları yaşıyoruz.

Hamasetin maharet sayıldığı zamanlar!

Allah’ın verdiği coğrafi avantajları, şehir ve ülke ekonomisine kazandırmaktan yoksunlaştırılan bir şehir Zonguldak!

Her avantajı kaosa dönüştürülmüş bir şehir, Zonguldak!

Her hizmeti, vatandaşına işkence olarak dönüştürülmüş bir şehir, Zonguldak!

Kibiri, egosu, hakaret dili ile gündemi meşgul edip, manipülasyonla beceriksizliklerin örtüldüğü bir şehir, Zonguldak!

Bakanların temsil ettiği Zonguldak’tan, basının yönettiği Zonguldak’ı yaşadığımız bir şehir oldu Zonguldak!

Milletvekillerinin oyalandığı, Belediye Başkanlarının güç zehirlenmesi yaşadığı, bürokratların maaş aldıkları, parti teşkilatların kaotik düzenden beslendiği acayip bir şehir, Zonguldak!

Hal böyle olunca, Zonguldak Valisi Mustafa Tutulmaz 40. Ayını dolduruyor.

“Aman basın bir şey yazmasın”

“Aman milletvekili ile ters düşmesin”

“Aman Ankara sorun var demesin”

“Bana dokunmayan yaşasın”la 40. Ay!

Mayıs ayında görevinin 41. Ay’ına girecek.

Vallahi 41. Kere maşallah, nazar değmesin inşallah!

Hiçbir şey yapmadan, gülücükle herkesi idare-i maslahat etti!

Gerçi bu da bir şey mi?

Kimler geldi, kimler geçti…

Özel Kalem Müdürü Mehmet Alas, hala Zonguldak’ı yönetiyor!

Ne EYT vuruyor, ne emeklilik?

Bence emekli olursa milletvekilli adayımız olsun!
Zonguldak’ı hiç bırakmasın…

Böyle başa, böyle tarak lazım!

Selim Alan’a oskarlık soru!

Zonguldak Belediye Meclis’indeki tartışmalar üzerine CHP Merkez İlçe Başkanı Ebru Uzun, Başkan Selim Alan’a “Oskarlık oyuncu” teşhisi koydu!

Bence az bile söylemiş!

Zonguldak Belediye Başkanı Selim Alan, kuzenini danışman yapan CHP Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’dan mertlik yapıp, ‘Evet böyle bir şey yaptım. Kuzenimi danışman yaptım. Hata yaptım özür diliyorum” demesini bekliyor ya ısrarla!

Şimdi CHP İl Başkanı Murat Pulat da çıkıp;

“Sen deprem bölgesinde VİP araçta kaldılar haberini yapan gazeteciye video çekip, yatak yorgan gösterip “Be şerefsiz, be namussuz, be ahlaksız, be utanmaz! Herkesi kendin gibi mi zannettin. Seninle ahirette hesaplayacağız. Mahkemede hesaplaşacağız” dedin mi?

“Bu hakaretlerin ardından aynı gazetecinin “Kayseri’de 5 yıldızlı otelde kalmış” haberine cevap verdin mi?” diye sorsa!

Ama Murat Pulat bu soruyu sormaz.

Milletvekili Ünal Demirtaş’tan izin almadan hiç soramaz!

Bu soru Deniz Yavuzyılmaz’ın işine yarar diye asla sormaz!

O halde biz soralım mı?

VİP araçta, yatak yorganları videoya çekip, hakaretler yağdıran Sayın Selim Alan, Kayseri’de 5 yıldızlı otelde kaldınız mı?

Mertçe bu soruya yanıt verir misiniz?

Nazar değmesin...

Atatürk Orman Çiftliği'nin içinde süt fabrikası kurulacak, o dönem İsviçreliler bu konuda çok iyi. İşe başlamadan önce, tüm batılılar gibi ciddi bir ön araştırma yapıyorlar. İsviçreli danışmanlar, yanlarında Türk çevirmenlerle beraber Ankara civarını köy köy dolaşıyorlar.

-Teyze, senin inekler günde kaç kilo süt verir?

-Yavrum, en fazla 3 kilo.

-Amca, senin inekler kaç kilo süt verir?

-5 kilo.

İsviçreliler tüm bu analizleri yapıyorlar ve günlük 10 ton süt toplanacağını hesaplıyorlar. Hata payı, üretimdeki artış, gelecek hesapları yapılıyor ve 20 ton süt işleyebilecek bir tesis kuruyorlar.İlk gün köylerden süt toplanıp geliyor.

40 Ton! Herkes şokta.

İsviçreliler tercümanları alıp yine Ankara'nın köylerine gidiyorlar.

-Teyze sen ineklerim 3 kilo süt verir demişsin, 15 kilo süt vermişler. Bu nasıl oluyor?

-Oğlum nazar değer diye öyle dedim.

-Amca, sen 5 kilo demişsin, 20 kilo vermişsin?

-Oğlum, nazar değmesin diye öyle dedim.

E tabii, elin İsviçrelisi nereden bilsin Türkiye'deki nazar faktörünü..

Çünkü hiç kimselere benzemeyiz biz.

Hep kendimize has tavrımız düşüncemiz vardır.

Not: Ahmet şerif İzgören'in anlattığı gerçek bir hikayedir.