Anlayan beri gelsin.        

Ömer Selim Alan tarafından basına malzeme edilen, Genel Merkeze şikayet edilerek görevden aldırılan dönemin ilçe Başkanı Mustafa Çağlayan gün oldu harman oldu, yine Alan’ın desteği ile İl Başkanı koltuğuna oturdu.

İl başkan yardımcısı iken yine Selim Alan tarafından görevden aldırılan Muammer Avcı önce İl Başkanı sonrada milletvekili oldu.

Mustafa Çağlayan ile Selim Alan’ın bir araya gelmesinin ilk adımı Özsüt de atıldı. Sonra herkesi istediğine kavuşturacak adımlar hamleler hep birlikte atıldı.

Bu birliktelik ile önce Çağlayan, İl Başkanı oldu.

Arada olanları şimdilik geçelim son olarak Selim Alan aday oldu. İkisi de bu hedeflere ulaşma da birbirine müthiş bir destek verdi.

Bu nasıl oldu?

Bu iki kişi o kadar olanlardan sonra hepsini sineye çekip nasıl bir araya gelebildi kimse çözebilmiş değil.

Sorsan, “Dava için”

Bu ikilinin birlikte hareketi her aşamada her olayda ortaya çıkmaya başladı.

Zaten her şeye müdahale etmeyi görev sayan Selim Alan, bürokrasiden Sivil Topluma, ilçe başkanından teşkilatlara kadar müdahale etme işlerine Çağlayan ile birlikte devam etmeye başladı.

Ve Liste başı milletvekili ile sorunlar da bundan sonra daha fazla artmaya başladı.

Liste başı Milletvekili Muammer Avcı, rahatsız olduğu bürokratları yakın çevresine seslendirerek bunlar gidecek dedi.

Gidecek dediği bürokratlardan Valilik emrindeki Ahmet Gencer’i saymazsak hiçbirini görevden aldıramadı. “Sabredin” dedi etrafındakilere başka bir şey demedi.

Görevden alınması için Bakana şikayet ettiği bürokrat için İl Başkanı, çok iyidir partimize yakındır diyerek görevde kalmasını sağladı.

Bunu da övünerek anlattı.

İl özel idaresinde emekliliğine 1 ay kalmış bir personelin üstelik izin kullanırken bir göreve atanması ise bu güç savaşının sonucu olarak sahnelenen bir komedya oldu.

TTK’ya Maden mühendisi olmayan bir genel müdür ataması yapıldı hiçbirinin haberi bile olmadı.

Atanan müdürler sonrasında ben yaptım sahiplenmelerini ise inandırıcı olamadı.

Tabi birde işin eski milletvekili Özsüt tarafı var. İşin gerçeği hepsinden daha işi bitirici görünüyor. O  bakana şikayet edildiği için görevden aldırılamayan lakabı herkesçe bilinen bürokratın perde arkasındaki hamisi bile o. İl başkanının Bakana kalsın demesi tek kendi fikri değil yani.

Zonguldak’tan Kilimli’ye Kozlu’dan Ereğli’ye eski milletvekilinin gönlündeki aday adaylarının aday olarak belirlenmesi de ilginç bir tesadüf elbette.

İl Genel Meclisi listesinde mevcut milletvekilinin desteğine rağmen üstelik mevcut belediye Başkanının kardeşi olmasına rağmen o değil de eski vekilin danışmanının yer alması ise alkışlanacak bir hareket olarak güç savaşında bir cephe olarak yer aldı.

Zonguldak meclis listesinde geçen seçimde veto ettiği asla olmayacak dediği kişiyi bu dönem  listenin başında yer verme mecburiyeti ile karşı karşıya kalan Selim Alan’ın ne kadar zorda kaldığını anlayabiliyor musunuz?

Tabi liste başıyla Karadeniz oylarını silip süpürecek olmasını kontenjan ilk sırayla da yerlilerin oyunu alacağını hesaplamak kimsenin aklına gelmeyecek bir zeka ürünü diyebilirsiniz.

Şimdi bu küçük örneklere bakıp anlayan beri gelsin AK Parti’de güç kimde?