Her yıl Zonguldak Valiliği önünde yapılan törenler maalesef bir önceki yılı aratır şekilde geçiyor…

Protokol dışında ki halkın katılımı neredeyse iki elin parmak sayısını ancak geçiyor!

Öyle anlaşılıyor ki siyasi partilerin bir çoğu, dernekler, sendikalar, koca koca örgütler Ağustos ayının sıcağında eriyip gitmişler...

Halk nezdinde farkındalığı yaratacak olan kamu kurumları içinde acil bir farkındalık kursu açmak belki de en akılcı yol olacak!

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Zonguldak’a teşriflerinin 94. Yıl kutlamaları inandırıcılığını, ruhunu kaybetmiş bir iki süslü cümleden ibaret!

Bir nutuk ve yöresel folklor eşliğinde geçiştiriliyor…

İkinci tören Atatürk'ün karaya ayak bastığı yerde yapılıyor.

Sembolik karşılamada protokol ellerindeki karanfilleri denize bırakıyor…

Günün anlam ve önemine binaen bir emare yok!

Halk yine yok!

Muhtemelen halkın orada ki törenden de haberi yok!

Oysa duyurular yapılsa, coşkulu bir şekilde tören farklı bir boyutlara taşınsa…

Atatürk’ün Zonguldak ziyaretinin sıradan bir ziyaret olmadığını kent halkı öğrense…

Mesela, Kurtuluş savaşından çıkmış genç Türkiye’nin 1926 Yılında Atatürk tarafından Maden ruhsatları yabancıların elinde olan taşkömürü havzasının nasıl Millileştirildiğini öğrense…

Fransızlar döneminde dipçiklerle köy halkının madenlerde zorla çalıştırıldığı yıllardan sanayi kentine nasıl dönüştürüldüğü şuuru işlense…

Zonguldak-Kömür Havzasındaki işçilerin haklarının verildiği ilk Sosyal Yardım Kuruluşu Amelebirliği’ni, Maden Mektebini, Kömüre giden demiryollarının o yıllarda yasalaştırıldığını.

Filyos-Ankara hattının 1931 yılında yapıldığını.

Kok fabrikasının İş Bankası-devlet işbirliğiyle kurulması…

ÇATES, KARDEMİR, Filyos Ateş Tuğla, Erdemir’e uzanan sanayi yatırımları hatırlansa değil mi?

Savaştan yeni çıkan bir liderin işgal altındaki taşkömürü havzasından Türkiye’nin sanayi lokomotifi yarattığı Zonguldak’ı bir hatırlasak…

Ve bu gün koca bir köy haline getirilen Zonguldak’ı bir kıyaslasak olmaz mı?

Kıyaslamayalım diye, karanfillerle geçiştirilen bir sanayi devrimini rutin karanfil törenine hapsetmeleri elbette boşuna değil!

Ama biz neyi tartışıyoruz biliyor musunuz?

Atatürk’e çiçek veren kız çocuğu heykelinin elinden kopartılan çiçeği!

Çünkü, Atatürk’ün dediği gibi “Geçmişini bilmeyen toplumlar geleceğine yön veremez”

Toplum olarak tıpkı başı kesilen tavuk gibi olduk…

Atatürk’ü dillerinden düşürmeyen, bir çift ‘mavi’ gözüyle kendi siyasi ikballeri için delegeye iş rüşveti veren erdemli solculara selam olsun…

Zorbalığa ödül!

CHP delege seçimlerinde ‘Sarı’ liste kurmayları, Ontemmuz, Çaydamar ve Mithatpaşa mahallesi seçimlerine itiraz etti.

CHP Merkez İlçe Başkanlığı hiçbir gerekçe göstermeden itirazı reddetti.

Oysa On Temmuz mahallesinde ‘Mavi’ liste taraftarları zorbalıkla delegeye, sandığa müdahale etti.

Bir çok delege oyunu kullanmadan geri döndü.

Gazeteciye küfür, hakaret, fiili saldırı gerçekleşti.

Bir başka mahallede kadın bir gazeteciye saldırılar oldu.

Delegeler hırpalandı, açık oy kullanmaya zorlandı!

Tüm mahallelere sivil ekipler sevk edilirken, On Temmuz mahallesi seçimlerine Çevik kuvvet ekipleri müdahale etmek zorunda kaldı.

Çaydamar Mahallesinde hem sandık görevlisi hem delege olanlar tespit edildi.

Parti tüzüğünün yok sayıldığı zorbalıkla dolu bir süreç yaşandı.

Partililerin Çevik Kuvvet ekiplerini çağırmak zorunda kaldığı zorbalık ve tüzüğe aykırı olan işlerden sonra İl Başkanı Devrim Dural, “Seçim süreci, partimize yakışır biçimde şeffaf, adaletli ve demokratik bir ortamda gerçekleşmiş, hiçbir sorun yaşanmadan tamamlanmıştır. Üyelerimizin yüksek katılımı ve gösterdiği olgunluk, partimizin demokrasiye ve halkın iradesine olan bağlılığının en somut göstergesidir” dedi!

Devrim Dural iyi bir insan, fakat İl Başkanlığı’nı idare eden bir idareci…

Sorunları yine halının altına süpürmekle kalmadı!

‘Mavi’ listenin zorbalıklarını arkalamış oldu!

Üstüne önceki gün kente gelen CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ı o zorbalıkları yapanların yanına getirdi.

Yani bir anlamda ödüllendirdi!

Tüm bu olup-bitenlerden şunu anlıyoruz;

İl ve Merkez İlçe lağvedilmiş, örgüt ve iradesi Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem’e, çocuklarına, dünürüne ve Halil Furat gibi CHP’yi kendi çıkarları uğruna kullanmaktan utanmayanlara verilmiş!

Hak aramak suç oldu!

Düşünebiliyor musunuz? CHP delege seçimlerinde her türlü hukuksuzluk, antidemokratik uygulamalar yapılıyor, tüzük yok sayılıyor.

İl Başkanı, kente ziyarete gelen Milletvekilini, bu zorbalıkları yapanların işyerine getirerek ödüllendiriyor!

Delege seçimlerine şaibe düşüyor.

Ama hak, hukuk, adalet arayan CHP eski Merkez İlçe Başkanı Ebru Uzun’a kızıyorlar!

CHP’de hak aramak da suç oldu!

Travesti de görecek miyiz?

Zonguldak Belediyesi’nin aracıyla alkollü bir şekilde kaza yapan Özel Kalem Müdürü Ömer Çağla Kaya, Belediyenin tüm araçlarına el koymuş.

Aslında olay şöyle oluyor;

4-5 Ay önce Özel Kalem Müdürü Ömer Çağla Kaya, şoförlere zimmetlenen araçlara el koyuyor!

Oysa Belediye bünyesindeki araçların kullanımı şoför kadrosunda bulunan personellere ait.

Öyle ki, Belediye Başkanı dahil Müdürlerin de şoförlere zimmetli araçları kullanma yetkileri bulunmuyor!

Yani Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem’in oğlunun Ankara’dan getirip torpille Özel Kalem Müdürü yaptığı Ömer Çağla Kaya, kesinlikle şoförsüz araç kullanamaz!

Nasıl bir yetki verilmişse ve nasıl bir cesaret varsa alkol aldığı mekandan Belediyenin aracıyla çıkıyor ve kaza yapıyor!

Olayın üzerinin örtülmesi ayrı taşma konusu!

Yasal olmamasına rağmen araçların şoförlerden alınıp çoluk-çocuğun altına verilmesi ayrı…

Güya araç saltanatına son verilecekti!

Zonguldak halkının parasıyla bazı müdürlerin eşlerinin getir-götür işlerinde kullanılıyor.

Bazılarının çocukları için okul servis aracı gibi kullanıyor!

Biz Selim Alan’ın Özel Kalem Müdürü Buğra Özçelik’e araç tahsis edilmesine kızıyorduk.

Vallahi al birini vur ötekine!

Tek bir fark kaldı!

Eğer bu yönetimde makam aracıyla travesti taşırsa tam olacak!