Bir televizyon programında izlemiştim.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, babasına sucuk sattığını, aile dostluklarının bu ticari ilişkilerden geldiğini anlatan Muammer Avcı, bu ilişki nedeniyle de Milletvekili adayı yapıldığını anlatmaya çalışıyor, toplum nezdinde kendini aklamaya çalışıyordu.

Biraz olsun Muammer Avcı’yı tanıyorsam, milletvekili oluş şeklinin hiç de mertçe ve şık olmadığını kendisinin de kabul edebileceğini düşünüyorum.

Düşünebiliyor musunuz?

Siz yıllarca AK Parti teşkilatlarında çoluk çoluğunuzdan, emeğinizden, kazandığınız paradan feragat ederek çalışıyorsunuz, vefa duygusu yüksek lideriniz sırf gençlik yıllarında babasına sucuk sattığı için İl Başkanlığı’na getirdiği bir ismi, pat diye kimsenin haberi olmadan, gizli saklı Milletvekili Adayı yapıyor.

Ve o ilden çok yüksek bir oy bekliyor!

49 Milletvekili adayı ve tüm teşkilat mensuplarının affına sığınarak söylüyorum, böyle bir şey başınıza gelse ‘aptal yerine’ konulduğunuzu, saf gibi kullanıldığınızı düşünmez misiniz?

AK Parti milletvekili adayları ve teşkilatları böyle travmatik bir duruma maruz kalmış, üstelik bu duruma ses çıkarmadan sahaya çıkmış 1. Sıra Milletvekili Muammer Avcı’dan daha fazla çalışıp, harcayarak liderine asker olmuş!

Bir gazeteci olarak da Muammer Avcı’ya kızamadım doğrusu. Kim olsa nefsaniyetine yenilirdi.

Ancak, Muammer Avcı da şöyle bir numara yaptı.

Adaylığı için evraklar istendiğinde bile aday adaylarına İl Başkanlığı rolü yaptı, son güne kadar seçimde beraber çalışacağı insanlara söylemedi.

Söylemedi mi, Genel Merkez söyletmedi mi? Onu da bilmiyoruz ya!

Ama sonuç olarak her kim böyle bir oyun planlamışsa gerçekten ne insanı, ne vicdanı, onur kırıcı bir piyesti!

Milletine, teşkilat üyelerine, adaylarına böylesine çirkin, kabul edilemez bir oyunla dayatma yapan AK Parti’ye sırtımı dönerdim.

Kaldı ki, seçim sonuçları ortada…

AK Parti Genel Merkezi, faturayı kendine kesmeli.

Ama teşkilatlardan rapor istiyorlarmış, o da çok ilginç hani!

Ben teşkilat üyesi olsam rapor yerine, bir kangal sucuğu paket eder, market torbasıyla Genel Merkeze gönderirdim her halde!

Diyeceksiniz ki bu anlattıklarınızın Zonguldak’la ne zararı/faydası var?

Onu da anlatacağım…

Hatta önceki gün mazbatasını alan AK Parti Zonguldak Milletvekilimiz Muammer Avcı’nın davranışı ile anlatayım.

Bir gün önce Milletvekili olan Muammer Avcı’nın ilk icraatı ne oldu biliyor musunuz?

Ne Zonguldak halkının diğer seçtiği milletvekillerine, ne onun için gece gündüz deli gibi çalışan teşkilat üyelerine, ne de Belediye Başkanına sorma gereği duymadan bam diye Kilimli İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne şimdiye kadar aldığı hiçbir sorumlulukta başarılı olmamış birini atadı.

Yani, “Ben yaptım oldu. Kardeşim, itirazı olan var mı” diye meydan okumuş oldu.

İtiraz eden oldu!

‘Biz burada eşek başı mıyız’ diyen karakter sahibi insanlar oldu…

Diyenleri de ayrıca yürekten kutluyorum…

‘Benim ilçem, benim beldem de, Milli Eğitim’in başına sırf sen istiyorsun diye başarısız bir bürokratı atayamazsın’ itirazını yapmamış olsalardı şüphe eder, Avcı’nın bu tavrının müstahak olduğunu düşünürdüm.

Fakat, Zonguldak adına tüm bu gelişmelerin sevindirici bir yanı yok…

Muammer Avcı’nın böylelikle kendi kendini yıprattığını düşünerek sevinenler olabilir.

Bu hiç kimseye fayda sağlamayacak!

Olan yine bu kente, kent insanına olacak?

Kavga, kargaşa, şantaj, kaos, ego, kibir, hesaplaşma!

Cebinde kara bir liste ile gezip, herkesle hesaplaşmak isteyen bir Milletvekilinin kime ne yararı olabilir.

İçinde şantajın da olduğu bir yapıdan kurtulduk diye seviniyorduk.

Allah aşkına, gelenin gideni aratmayacağı bir dönem yaşayamayacak mıyız?

Hamdi Uçar, bu kentin üzerinde yeterince tepinmedi mi?

Zonguldak Belediye Başkanı Selim Alan, bu kent insanının üzerinde tepinmiyor mu?

Uzun uzun, sakin sakin anlattım.

Umarım anlatabildim!