Bugün bir kulis bilgisi Özgür Halkın Sesi"nde haber olarak kamuoyu ile paylaşıldı.

Haberin içeriği şöyle; " CHP Zonguldak İl Başkanı Devrim Dural ile Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem'in delege seçimleri ve kongre sürecinde birlikte yol yürüyeceği öne sürüldü."

Tabi haber her ne kadar sadece iddiadan ibaret olsa da ben olayı başka bir pencereden yorumlamak istiyorum.

Son seçimlerde CHP'ye oy vermiş bir seçmen ve olaylara objektif yaklaşmaya çabalayan bir gazeteci olarak, delege seçimlerine ve kongre sürecine belediye başkanlarının müdahil olmasını doğru bulmadığımı defalarca dile getirdim.

Kongre ve kurultaylar parti üyelerinin hür iradesini sandığa yansıttığı seçimlerdir. Ve üyeler bu süreçte adaylar dışında belediye başkanlarının, milletvekillerinin müdahalesine maruz kaldığında, demokrasi kavramı da anlamsız bir hal alıyor.

Bir de bu müdahaleye çocukları, yakınları belediyede çalışan üyelere baskı eklenince, iş vaadi ve belediye başkanının makamdan aldığı güç eklenince demokrasi sizlere ömür.

Bu zincirleme bir olay. Çünkü parti delegeleri il ve ilçe başkanlarını, genel.merkez delegeleri genel başkanı ve parti meclisini seçiyor. Ayrıca il ve ilçe başkanlarının milletvekili ile belediye başkan adaylarının belirlenmesinde büyük rol oynuyor.

İşte CHP'de yaşanan tüm bu rekabetin nedeni de partiyi iktidara taşımaktan öte il, ilçe başkanı ve genel merkez delegelerine sahip olabilmek.

Belediye başkanının, milletvekilinin, il başkanının, meclis üyelerinin CHP'yi iktidara taşımak gibi bir kaygıları yok, kendi siyasi çıkarları ve ikballeri var.

Yoksa Belediye Başkanlığı makamında oturan Tahsin Erdem neden delege seçimlerine ve kongre sürecine bu kadar net bir şekilde, tüm gücüyle taraf olsun ki?

Mavi listeyi destekleyenler Tahsin Erdem'e oy vermedi mi?

Sarı listeyi destekleyenler Tahsin Erdem'e oy vermedi mi?

Tahsin Erdem kim için kime karşı bir mücadele veriyor?

Son yazımda, 'Tahsin Erdem akıl almaz bir akıl tutulması yaşıyor' demiştim.

Gerçekten benim aklım almıyor.

Bir belediye başkanı, tüm partilileri, tüm Zonguldak'ı kucaklamak gibi bir imkana sahipken siyasi çevresini daraltmayı, parti içinde bir kesime taraf olup, diğer kesimi karşısına almayı tercih ediyor.

Delege seçimlerinde belirleyici olabilmek için bazı CHP'lilerin çocuklarını işe alıyor, bazı CHP'lilerin çocuklarını ise bu haktan mahrum bırakıyor.

Yani bir düşünün CHP'de yıllarca mücadele etmiş onca işsiz genç varken, Halil Furat'ın oğlunu işe almak, kendi akrabalarını işe almak reva mı?

Bunu bir tek ben ve gazeteciler sorgulamıyoruz, CHP tabanı da bu sorulara cevap arıyor.

Şimdi de neymiş efendim, il baskanı Devrim Dural ile Belediye Başkanı Tahsin Erdem mavi liste birleşmişler, kongre sürecinde birlikte yol yürüyeceklermiş.

Biri Zonguladak'ın il baskanı, diğeri ise belediye başkanı.

Demek ki bunlar bugüne kadar aynı parti çatısı altında farklı yollarda yürüyorlarmış.

Yine söylüyorum, Tahsin Erdem'in delege seçimlerine makamını kullanarak, belediyenin imkanlarını kullanarak müdahale etmesi antidemokratik bir davranıştır.

CHP'nin birlik ve beraberliğine zarar veren, üyelerin hür ifadelerini baskı altına alarak pranga vuran bir siyasi tavırdır.

Sosyal demokrasi böyle bir şey değil.

Kongreler olur, adaylar çıkar, üyeler delegeleri, delegeler başkanları seçer. Bu süreç sadece üyelerin, delegelerin ve adayların yarıştığı bir süreçtir. Belediye başkanı gider ve oyunu kullanır.

Belediye baskanı kendi partisinin kongre sürecine bu kadar açık ve net bir şekilde taraf olmaz. Başkanlık imkanlarını kongre sürecini etkilemek için kullanmaz, kullanamaz.

Çünkü belediye başkanı şehri emindir.

Belediye başkanına parti içinde taraf olmak değil, tüm adaylara eşit mesafede durup, abilik yapmak yakışır.

Çok merak ediyorum, olur da delege seçimlerini Tahsin Erdem ve Devrim Dural'ın birleştileri mavi liste değil de sarı liste kazanırsa ne olur?