Çaycuma Devlet Hastanesi'nde yaşananları haber yapmamızın ardından gelen yorum ve ihbarlar hastanelerimizin liyakatsız yöneticiler eliyle nasıl da tarumar edildiği gerçeğini yüzümüze tokat gibi vuruyor.

Liyakatsız, devletin kurumlarını kendi egoları ve çıkarları için kullanan yönticilerin arkasında ise her zaman olduğu gibi siyasetçiler çıkıyor.
Çaycuma'da Milleyvekili Ahmet Çolakoğlu, Ereğli'de Milletvekili Saffet Bozkurt, Zonguldak'ta bilmem kim...

Kimi zaman akrabasını, kimi zaman arkadaşını, kimi zaman hemşerisini, kimi zaman ise yandaşını devlet kurumlarında etkin mevkilere getirmek için çaba sarf eden ve bunda da başarılı olan siyasetçilerin torpillerinin faturasını ise çalışanlar ve halk ödüyor.

Torpilin, yandaş kaçırmanın partisi yok. Çaycuma'da Çolakoğlu'nun, Ereğli'de Bozkurt'un yaptığını. Zonguldak'ta da Tahsin Erdem yapıyor. CHP'li veya AKP'li olmasının bir önemi yok. Çünkü makam, koltuk siyasetçiyi bozuyor.

Kim derdi ki, halk arasında dürüstlüğü ile bilinen, takdir edilen Tahsin Erdem akrabalarını, çocuklarının arkadaşlarını, eski il başkanının oğlunu, müdürlerin yakınlarını liyakat gözetmeksizin belediyeye işe alacak?

Dedik ya torpilin partisi filan yok. Bu tamamen makamda oturanın karakteri ve vicdanı ile ilgili bir durum. Şeffaflık, dürüstlük, hak, hukuk, adalet gibi anlamlı kavramlar, siyasetçiler için seçim sloganından öteye gitmiyor maalesef.

İşte 'devlet' dediğimiz kurum tam da bunun için var. Siyasetçi liyakat gözetmiyorsa ve liyakatsız yöneticiler görevlerini layıkıyla yapmıyorsa işte burada devletin kurumları ve bürokratları devreye girmeli.

Valilik, kaymakamlık, savcılık gibi makamlar bunun için yok mu?
Arsızlığın, yolsuzluğun baş gösterdiği kurumlarda devlet de sopasını göstermeli. Özellikle de devlet hastanesi gibi hayati kurumlar sözkonusu ise devlet zaman kaybetmemeli.

Önümüzde bir Çaycuma Devlet Hastanesi örneği tüm çıplaklığıyla duruyor. Biz Gazeteci olarak kamu yararı gözeterek üzerimize düşeni yapıyoruz.

İddialar çok vahim.
Personel liyakatsız yöneticilerden bezmiş.
İnsanlar mutsuz.
İş barışı deseniz hak getire...
Böyle bir kurumdan nasıl kaliteli hizmet beklersiniz ki?
Hemşireye kızıp, hastanenin hastasıyla, doktoruyla, hemşiresiyle koskoca servisini cezalandıran bir anlayışa sahip yöneticilerden bahsediyoruz.

Sırf milletvekilinin ameliyat olan eşine izin alıp evde refakat eden hemşireyi yönetici yapan bir zihniyetten bahsediyoruz.
Müdürün adamı olduğu için 5 ayda 500 saat fazla mesai yazan bir yönetici kafasından bahsediyoruz.

O kadar çok ki örnekler, hepsini sıralamaya inanın satırlar yetmez.
Devletin ilgili kurumlarını temsil edenler müfettişlerle, soruşturmalarla bu anlayışa bir an önce 'DUR' demeli.

Tıpkı Ereğli Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi'nde yaptığı gibi.