Gazeteciliğin merkezine kamu yararını oturttuğumuz zaman, toplumun birçok kesiminden okurlar, birçok kamu kurumu ve yöneticileri hakkında ilginç ve dikkat çekici iddiaları gündeme getiriyorlar.

Son zamanlarda kamu hastanelerindeki bazı doktorlar ve yöneticiler hakkında gündeme taşıdığımız haberlerin altına gelen yorumlar, kamu hastanelerindeki yönetim zaafiyeti ve liyakatsız siyasi kadroların, sağlık sisteminin içine nasıl ettiklerini de tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.

Sadece kamu hastaneleri değil, birçok kamu kurumu hakkında, birçok iddia ortaya atılıyor.

Bu iddiaların bir çoğu dikkate alınacak ve araştırılmaya değer nitelikte iddialar ama öyle bir iddia var ki...

Son yazımda da birz bahsetmiştim.

2021 yılında Ereğli Devlet Hastanesi'nde yaşandığı öne sürülen ve 6 vatandaşımızın ölümüne neden olan oksijen skandalı, bu iddialar arasında öne çıkıyor.

Bu ciddi iddia sonrası, 2021 yılında Ereğli Devlet Hastanesi’nde covid nedeniyle yakınlarını kaybeden bazı ailelerle telefonda konuştuk.

Bazı aileler, Oksijen skandalı iddiaları ile ilgili Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunarak, hukuki süreç başlatacaklarını ifade ettiler.

Sadece aileler değil, yetkili kurumlar da oksijen olayını mercek altına almalılar.

Olayın perde arkasını bize anlatanlar Devlet memuru. Dolayısıyla isimlerinin açıklanmasını istemiyorlar. Biz de haber kaynağının gizliliği ilkesi gereği, olayı iddia olarak gündeme taşıyabiliyoruz.

İnanıyorum ki bu olayla ilgili birileri kısa zaman içinde konuşacaktır.

Ama az önce de dediğim gibi konunun muhatabı durumundaki yetkililer neden illa birilerinin konuşmasını bekler ki?

Devletin bürokratlarının görevlerini yapmaları için olayın 'skandal' olarak kamuoyuna yansıması, gazetecilerin yazması veya birilerinin suç duyurusunda bulunması mı gerekiyor?

İşte liyakat dedidiğimiz kavram bu tür olaylarda kendini daha net gösteriyor.

İddialar üzerine 2021 yılında Ereğli'de yaşanan covid ölümlerini araştırdım biraz.

Çok ilginç bir detay çıktı karşıma.

Tarih: 28 Ekim 2021.

Yer: Karadeniz Ereğli

Kaynak: www.gercekeregli.com haber sitesi

Haberin spotu şu şekilde; "Ereğli’de son 48 saatte 6 kişi daha Korona Virüs nedeniyle hayatını kaybetti. Ekim ayındaki vefat sayısının 42’ye çıktığı ilçede, toplam vefat sayısı da 362’ye ulaştı."

İddia neydi?..

"Ereğli Devlet Hastanesi’nde oksijen tüplerinin bitmesi sonucu 6 covid hastası oksijensiz kaldığı için hayatını kaybetti."

Haberde yer alan 6 rakamıyla, iddiada yer alan 6 rakamı tesadüf olabilir mi?..

Şimdi bu oksijen meselesi ile ilgili 2 iddia öne sürülüyor.

Birinci iddiaya göre; Hastane yönetimi tasarruf tedbirleri gerekçesiyle bazı sağlık personeli ve teknik servis personelinin gece nöbetlerini iptal ediyor. Bu nedenle covid servisindeki oksijen tüplerini kontrol edecek teknik servis elemanı olmadığı için tüplerdeki oksijenin bittiği fark edilmiyor.

İkinci iddia göre ise; Hastanenin satınalma servisi oksijen tüpü dolum ve alım ihalesini zamanında yapmıyor.

İddialar o dönemde Ereğli Devlet Hastanesi'nde görevli olan fakat bugün başka hastanelerde çalışan sağlık personellerine ait.

İddia sahipleri Ereğli Devlet Hastanesi'nin sağlık çalışanları olduğu için ciddiye alıyoruz.

'6 vatandaşımız ihmal sonucu mu hayatını kaybetti' sorusunun cevabını bu nedenle bulmak istiyoruz.

Bu olayla ilgili zaten zamanında bir soruşturma yapılmış. İddialar sonrası bu dosyayı raftan indirip, yeniden gözden geçirmek çok zor olmasa gerek?..

Ama dedidiğim gibi 2021 yılında covid nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımızdan bazılarının aileleri suç duyurusunda bulunmaya, hukuki süreci başlatmaya hazırlanıyorlar.

Hukuki süreç, iddiaları haklı mı çıkaracak, yoksa boşa mı düşürecek, zamanla göreceğiz.

KÖYLÜLERİN MERKEZİ EZAN SİSTEMİ TEPKİSİ

Bir okurumuz yorum yazmış.

Ereğli Müftülüğü'nün merkezi ezan okuma sisteminden dert yanıyor.

Biliyorsunuz ülke genelinde, özellikle de köylerde müftülükler ezan okuma işini merkezi sistem üzerinden yapıyorlar.

Ezan bir imam tarafından, bir merkezde okunuyor, vatandaşlar da ezanı sokaklarında, köylerinde bulunan hoparlörlerden dinliyorlar.

Müftülüklerin teknolojiyi kullanmaları kadar doğal ne olabilir ki?..

Ama bu hoparlörlerden 24 saat boyunca cazırtılı sesler yankılandığını düşünün.

Vatandaşlar, 'sinir sistemimiz bozuldu' diye serzenişte bulunuyor.

İşte, Ereğli köylerinde de böylesine sinir bozucu bir teknik sorun yaşanıyor.

Hoparlörlerden sadece ezan dinlemiyor, günün 24 saati sinir bozucu parazitlere maruz kalıyorlar.

İşin içinde frekans ve sinyalle ilgili bir problem olduğu açık ve net ortada.

Çünkü Ereğli'nin bazı köyleri, merkezi ezan sisteminde Akçakoca ilçesinden sinyal aldığı için, gün boyunca Akçakoca ilçesinin cenaze duyurularını dinlemek zorunda kalıyor.

Umarım Sayın Ereğli Müftüsü köylülerin bu isyanına kulak vererek, bir çözüm üretir.

HEY GİDİ 'ÇEYREK İSA' HEYYY!..

Çaycuma'da, Kadın Hastalıkları Doğum Uzmanı bir doktora ilçe halkı lakap takmış.

'Çeyrek İsa...'

Doktora takılan bu lakabını nedeni ise doğum yaptırdığı hastalarından ve yakınlarından çeyrek altın istemesi.

Bizim örf ve adetlerimizde yeni doğan bebeğe altın ve para takılır.

Ama bu doktor arkadaş örf adetleri Çaycuma'da tersine çevirmiş, altını kendine taktırıyor.

Doktor beyin altın ve para isterken sloganı bile var; 'El emeği, göz nuru...'

Bu arkadaş Devlet hastanesinde çalıştığını unutmuş olmalı ki doğum işini özel hastanelerle rekabete kadar döküp, kampanya başlatmış; 'Özelde 50-90 bin lira, bende 20 bin lira' diyormuş.

Hey gidi 'çeyrek İsa' heyyy!..

Bakar mısınız, tıp eğitimi almış, hipokrat yemini etmiş bir doktorun kendini düşürdüğü duruma...

Çaycuma'dan arayan herkes kendisinden 'çeyrek' diye bahsediyor.

Keşke 'doktor bey' diye bahsetseler.

Ne üzücü bir durum değil mi?..