Geçtiğimiz günlerde özellikle Ereğli Organize ve Sanayi Bölgesi'nde yaşanan çevre kirliligini gündeme taşımıştım.
'Ereğli OSB içinden geçen dereye bazı sanayi kuruluşlarının kimyasal atık bıraktığı' yönündeki iddialar hala ortada duruyor.
İlgili kurumlara verilen şikayet dilekçeleri var. Derenin içler acısı durumunu gösteren fotoğraf ve videolar var.
Böylesine önemli bir konu ile ilgili açıklama yapan tek bir kurum yok.
Zonguldak'ta konu çevre ve çevre kirliliği olunca maalesef muhatap bulmak da zor oluyor.
Hal böyle olunca merak ediyor insan, 'şikayetler dikkate alınıyor mu' diye soruyor.
Zonguldak Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, çevre kirliliği iddialarının en önemli muhataplarından birisi ve yaptırım yetkisi var.
Her şikayet sonrası gidip, iddiaları yerinde inceliyor, numune filan alıyorlar.
Alınan numunelerin sonuçları yasal değerlerin altında mı yoksa üstünde mi bilen yok.
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü bu numune sonuçlarını devlet sırrı gibi saklıyor.
OSB'de faaliyet gösteren ve iddiaların hedefi haline gelen Tat Metal Çelik yetkilileri, gazetemize gönderdikleri tekzip metninde, kendi tesislerinden alınan numunelerin yasal değerlerin altında olduğunu söylüyor.
Ereğli OSB içinden geçen deredeki kirlilik, 3 köyün tarım arazilerini etkiliyor.
Köylüler çevre aktivistleri ile büyük bir eylem ve hukuk mücadelesi için hazırlık yapıyor.
Biz gazeteciler bu tür çevre haberlerini elimizden geldiğince gündemde tutmaya çalışıyoruz.
Ama işin muhataplarının sessizliği ve iddialar karşısındaki tavırları hiç de hoş değil.
Çok zor olmasa gerek kamuoyuna yansımış, çevrecileri harekete geçirmiş, köylüyü ayaklandırmış bir konu hakkında çıkıp açıklama yapmak.
Derenin aktığı güzergah belli.
Bağlanan giderin dereye aktığı nokta belli.
Topografik yapıya baktığımızda, dereye bağlanan giderden akan atığın hangi fabrikalara ait olduğu da belli.
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Zonguldak İl Müdürlüğü ekipleri gidip o gideri gördüler, dereden numuneler aldılar.
Yani Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Zonguldak İl Müdürlüğü yetkilileri numune sonuçlarını biliyor.
Dereyi kirleteni de biliyor.
Peki sonuç!..
Elbette bir sonuç ve uygulanan bir yaptırım var.
Anlamadığımız yetkililer bu sonuçları neden sır gibi saklıyor.
Neden çevreyle ilgili elde ettiği sonuçları ve uyguladığı yaptırımları kamuoyu ile paylaşmıyor?
Hal böyle olunca; Çevreciler, tarım yapan köylüler ve iddiaları gündeme taşıyan gazetecilerin aklına, 'çevreyi kirleten sanayi kuruluşları korunuyor mu' sorusu geliyor.
Bizler bu sorunun cevabını kamu yararı gözeterek ararken, sanayicilerle karşı karşıya geliyoruz.
Doğal olarak haber ve iddialarda adı geçen firma yöneticileri kendi kurumsal çıkarları doğrultusunda hareket ederek, olayı yargıya kadar taşıyabiliyorlar.
Oysa yetkili makamlar iddialar gündeme geldiği an olaya müdahale edip soruştursa, elde ettiği sonuçları ve uyguladığı yaptırımları kamuoyu ile paylaşsa hiç bir sorun yaşanmayacak.
Devletin, milletini bilgilendirmesi neden bu kadar zor ki?..
Bakın Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yıl içerinde bir kaç kez hileli ürün satan firmaları tek tek yayınlayarak teşhir ediyor.
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da aynı şekilde, çevreyi kirleten, havamızı, suyumuzu, tarım arazilerimizi zehirleyen firmaları tek tek açıklamalı.
İşte o zaman bilgi kirliliği de ortadan kalkar. Hiç bir fabrika ve sanayi kuruluşu da zan altında kalmaz. Biz gazeteciler de iddiaları değil, olayları daha net bir şekilde kamuoyu ile paylaşırız.
Çevreden, doğadan, insandan daha değerli ne olabilir ki?..
Zonguldak'ta çevreye, doğaya, insana sahip çıkmayan, çıkamayan bir devlet aklı ile karşı karşıyayız.
Sermaye sahiplerine verdiği önemi, bu memleketin havasına, suyuna, denizine, ormanına, tarım arazilerine, köylüsüne ve insanına vermeyen devletin bürokratlarıyla karşı karşıyayız maalesef.
Sermaye düşmanı değilim.
Sermaye sahiplerine karşı bir alerjim de yok.
Ama sermayeye sahip olmak, hiç bir sermaya sahibine suyumuzu, havamızı, denizimizi ve tarım arazilerimizi kirletme, zehirleme hakkını vermez.
Bakın, Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları 'zehirli atık' dediğiniz cürufla onlarca yıl denizi doldurdu. Fabrikanın içi cüruf tepeleriyle dolu.
Bacasından partiküller fışkırıyor.
Erdemir demir tozu, kömür tozu, cüruf tozuyla Ereğli'yi toz dumana boğuyor.
Termik santraller derseniz aynı.
Zonguldak'ta Çevre kirliliğin her çeşidi var maalesef.
Hava kirliliği var.
Deniz kirliliği var.
Dere kirliliği var.
Peki, bu kadar kirlilik varken, devlet nerede?
Devletin kurumları, bürokratları nerede?
Numune almakla, ceza kesmekle kirlilik ortadan kalkıyor mu?
Tıpkı Erdemir gibi sermaye sahipleri cezayı ödeyip, geçiyor karşıya. Bir sonraki cezaya kadar aynı suçu işlemeye devam ediyor. Bu böyle yıllarca sürüp gidiyor.
Sanayi bölgelerinde çevre kirliliğini ortadan kaldıracak kalıcı bir çözüm üreten yok.
Sonuç olarak konumuza dönersek; Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Zonguldak İl Müdürü'nü, Ereğli OSB'deki dereden aldığı numune sonuçlarını ve varsa uyguladığı yaptırımları kamuoyuna açıklamaya davet ediyorum.