Sözlüğe baktım. “Genellikle halkın yarattığı, ağızdan ağıza, kuşaktan kuşağa sürüp gelen çoğunlukla insanların ya da tanrıların başına gelen, olağanüstü, gerçek dışı olayları anlatan öykü” tanımı kullanılmış masal için.

Mecazi olarak da boş ve yalan söz anlamına geliyor. Bizim gibi büyüklere de anlatınca değişen bir şey olmuyor.

Hadi bugünde klasik bir masalla başlayalım.

Masalımız Karadeniz kenarında çok güzel bir şehirde geçiyor. Bu şehrin içinden bir dere de geçiyor. Hatta şehir bu derenin hemen kenarından bir noktada yönetiliyor. Bu yönetim binasında yöneticinin odasına zamansız giren şoförlere ikramiye çıktığı söylentileri bile var.

Tabi dere olunca kurbağalarda var, birde akrep!

Biliyorsunuz akrep yüzemeyen bir hayvandır!

Bir gün akrebin biri derenin öte yanına geçmek zorunda kalıyor. Ne yapacağım diye düşünürken kıyıda mutlu bir kurbağa görüyor.

Akrebin kendisine yanaştığını fark eden kurbağa korkudan suya atlayıp ondan uzaklaşmaya başlıyor. Bu kurbağaya yakın zamanda bir sürü kumpas kurduğu ona zarar verdiğini hatırlıyor ama ‘olsun’ diyor, hele ben şu dereyi bir geçeyim diyor içinden.

Akrep yalvaran bir ses tonuyla:

“Hemşerim karşıya geçmem gerek, karşıda büyük liderimiz, başkanımız var, kutsal bir görev için beni sırtında karşıya taşır mısın” der.

Kurbağa büyüyen gözleriyle cevap verir “daha neler sen beni sokup öldürmek mi istiyorsun, bana yaptıklarını unutmak mümkün mü! Beni rezil ettin dedikten sonra,  ama başkan varsa düşünebilirim” der.

 Akrep : “Olur mu şimdi seni sokarsam o zaman ben de suya batar boğulur ölürüm, hem başkana hizmet etmek hepimizin kutsal görevi değil mi, az zeka lütfen der” bizim Kurbağaya.

Bizim masum kurbağa ecük düşünür ve akrebe hak verir. Sonuçta davaya hizmet etmek var.

Kıyıya çıkar onu sırtına alır ve karşı yakaya doğru yüzmeye başlar. Yolun yarsını biraz geçince kıyıya az bir zaman kala ensesinde bir sızı hisseder. Vücudu hızla soğumakta, ayakları hissizleşmektedir.  Birlikte batıp boğulmak üzereyken kurbağa sorar

“Hani bu kutsal dava yolculuğunda sokmayacaktın bizi akrep kardeş?”

Akrep pişkin bir şekilde cevap verir: “Ne yaparsın kurbağa kardeş, ben akrebim tabiatım böyle”

E kıssadan hisse; yarın kimse davaya hizmet masalı ile tekrar ortada dolaşırken yiyeceği kazığı unutmasın tarih tekerrürden ibarettir.

Bu arada bir video ses kaydı hikayesidir gidiyor bu günlerde birileri de bana hep tuzak kuruyorlar yine kuracaklar diye fallar bakıyor. Tam bir tilki kurnazlığı ile ön alma çabası.

 Hayırlısı bakalım!