600 Bin kamu işçisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde iktidar, belirlediği zam oranını Sendikalara kabul ettirdi.
Sendikalar açısından durum tam bir fiyasko ile sonuçlandı.
Toplu İş Sözleşmesinin başarı ölçüsü; ne istediğiniz ve masadan ne aldığınızla doğru orantılıdır.
Türk-İş ve Hak İş, üyeleri arasında yaptığı anket sonucuna göre Şubat ayında bir teklif verdi.
Verdikleri teklifte birinci 6 ayda işçilerin ücretlerine yüzde 83 oranında zam istediler!
Gelinen noktada yüzde 27 zam alındı!
Yıllıkta ise geçtiğimiz yıla göre yüzde 114 ellerine geçmesini istediler.
Kaça razı oldular; yüzde 27’ye!
İlk 6 ayda yüzde 27 oranında zam verip 7 ay geciktirirseniz yüksek enflasyonda bunun büyük bir bölümü aşınmış olur.
İşçinin cebine giren para düşer!
O yüzden kağıt üzerinde yüzde 27 zam verilmiş görünse de fiilen gerçekleşme oranı çok daha düşük.
Sendikalar 7 aydır kamu işçilerini büyük beklentiye sokarak hayal sattılar!
7 Aydır hükümet Sendikalara teklif vermedi!
Sendikalar, hükümeti grevle tehdit etti!
Hükümet grev yasağı getirdi!
Sendikalar grev ve eylem yapmaktan korktu!
Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda (TTK) örgütlü Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) yönetimi de dahil ağızlarını açamadılar.
Gelinen noktada Türkiye’de sendikacılık da bitmiştir.
Geriye Sendika ağalığı kalmıştır!
İşçiden kestikleri aidatlarla makamda köçek oynatmaya, lüks hayatlarını yaşamaya devam edebilirler mi bilmiyorum…
Üstelik asıl kıyamet, ikinci 6 ayda yani GMİS’in seçimlerinde kopacak gibi görünüyor!
Çalışma Ekonomisti Prof. Dr. Aziz Çelik, Toplu Sözleşmenin ikinci 6 aylık zammına dikkat çekiyor.
Diyor ki; Hükümet önce yüzde 16,7 vereceğiz demişti, sonra yüzde 11’e indirmişti. İşçiler hızla vergi dilimine girdikleri için ikinci 6 ayda alacakları ücret yüzde 5’i geçmediği için ellerine 2-3 bin lira geçecek. Asıl kritik nokta ve illüzyon budur”
Toplum olarak illüzyonları anlamayacak kadar iyi niyetliyiz.
Gerçeklerle yüzleşmemiz oldukça uzun zaman alıyor…
O yüzden yüzsüzleri de anlamıyoruz!
Bizim işçimiz, aidat ödediği sendikacıların, iktidarın emir eri olduğunu ikinci 6 ayda eline 2-3 bin lira maaş geçince anlayacak!
Skandal Zonguldak’a sıçrar!
Türkiye, sahte diploma skandalıyla sarsılıyor.
Sahte diploma çetesi, sahte E-imzaları kopyalayarak yüzlerce E-Devlet onaylı sahte diploma, sertifika, sürücü belgesi, sahte vatandaşlık vermiş, milli emlak arazilerini satmışlar.
Aramızda yüzlerce sahte doktor, sağlıkçı, öğretmen, akademisyen, inşaat mühendisi, hakim, savcı, avukat, iş güvenliği uzmanı, operatör, sürücü vs var!
Peki, Zonguldak’ta 4 yıllık Üniversite mezuniyetini 150 bin liraya, İş Sağlığı ve İş Güvenliği sertifikasını ve ehliyeti 25 bin liraya satan sahtekarlar var mı?
Maalesef var!
Buradan Zonguldak Valisi Osman Hacıbektaşoğlu’na çağrıda bulunalım!
Online eğitimle diploma, sertifika ve belge veren merkez ve akademilerin incelenmesi gerekiyor.
Onlarca mezun vermiş!
Adres belli, isim belli!
Devletimiz gereğini yapacaktır diye düşünüyorum.
Bir çok milletvekilinin de diplomasının sahte olduğu iddia ediliyor.
AK Parti’ye yakın gazeteci ve yazar Abdurrahman Dilipak, TBMM’de 40 kadar milletvekilinin diplomasının şaibeli olduğunu ve yüz kızartıcı suçtan milletvekillerinin düşürülmesi durumunda 3 ay içinde ara seçime gidilebileceğini iddia ediyor.
Özellikle AK Parti Genel Merkezi, Milletvekili adayları arasında Üniversite mezuniyetini kıstas alıyordu.
Milletvekili olabilmek için böyle bir sahtekarlığa tevessül eden kul hakkından korkan milletvekilimiz var mıdır?
Üstün zekalı!
Zonguldak’ta neler oluyor’ sayfasının sahibi olduğu bilenen Yaşarcan Akkaya, önce CHP’li Kozlu Belediye Başkanı Altuğ Dökmeci’yi torpille işçi almakla eleştirdi.
Şimdi de torpil eleştirisini haberleştiren yerel basını hedef aldı.
Aklı sıra intikam alıyor, torpille kendisini işe alan Tahsin Erdem’e şirinlik yapıyor.
Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem, bazı gazetelere ödemeleri durdurmuş, o yüzden eleştiriliyormuş!
Başkan Erdem’in her şeyi göze alarak torpille işe aldığı liyakatsız kadronun zeka seviyesi bu!
IQ yüksek olunca böyle oluyor!
Soytarı
Bir gün kral ile soytarısı başbaşa kalmışlar.
Saray soytarısı öyle bir vıcık vıcık yağlama günündeymiş ki...
Kral ne dese onaylıyor, ne dese göklere çıkarıyormuş. Hükümdar sonunda patlamış: "Yahu soysuz. Bari bir dediğime itiraz et de, şu odada iki kişi olduğumuzu anlayalım!"
Günün Sözü: "Ne günlere kaldık ey Gazi Hünkar; Katır mühürdar oldu, eşek defterdar!