İddiaya göre; AK Parti Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu, torpille atadığı Çaycuma Devlet Hastanesi Müdürü Feti Kuzu’ya “Kim ne yazarsa yazsın, sen işine bak. Biz senden memnunuz” demiş.
Kendisi de işine baktığı için böyle bir söz söyleme ihtimali var.
Bu haberin bizim açımızdan sevindirici bir yanı var.
Artık aracılar nedeniyle başımız gereksiz ağarmayacak!
Zonguldak ve ilçelerindeki hastanelerde benzer sorunlar yaşayan sağlık personelinin adalet, liyakat arayışındaki umutları için ise hoş bir iddia değil elbette.
Darp, tehdit, küfür, hakaret, mobbing devam edecek.
Arka oda da özel ilişkiler sürecek!
Beloved’le Amasra maceraları sürecek!
Ecevit’de dansözlü alemler kaldı yerden devam edecek!
Personel muhtarlar çift maaş alacak!
Hastane ve muhtarlığın tüm niyetlerinden faydalanmaya devam edecekler!
Kalorifer kazancılığından Şef Yardımcılığına yükselen berber Serkan Bey’e usulsüz mesailer verilmeye devam edilecek!
Zulüm ve hakaretler sürecek!
Feti Bey'ler Ahmet Çolakoğlu’nun koruması altında!
Vali Bey, İl Sağlık Müdürü soruşturma açamaz!
Arka oda da işi bitirenler;
‘Otoparkta hayvan var’
‘Çakallar yukarıda’
‘Onun a…a teşkilat koyacak’ rahatlığında görevine devam eder.
Sistem böyle!
Bu sistemi destekleyen halk!
Bölgenin adamı diye, liyakata bakmadan Ahmet Çolakoğlu’nu getiriyorsunuz.
O da sizi böyle konsolide ediyor!
Sizden aldığı yetkiyi, sizin üzerinizde kullanıyor işte!
Fransız siyasetçi Josep de Maistre “Her millet layık olduğu şekilde yönetilir” veciz sözüdür aslında başa gelen!
Anadolu’da da şöyledir;
‘Böyle başa, böyle tarak’…
Sandığımız kişiler
Önceki gün Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem’in her geçen gün önceki Belediye Başkanı Selim Alan’ın yaptığı hatalara bir adım yaklaştığını üzülerek izlediğimizi söylemiştik.
Sokakta, sosyal medya da ve yorumlarda benzer sitemleri işitiyoruz.
Bir okurumuzun yorumumuza yaptığı yorumu paylaşayım;
“… CHP ye oy veren bir seçmen olarak çok pişmanım, işe girme konusu falan değil, bir öncekini eleştiren, kınayan kişiler onlardan daha kötü yaptıkları için kınıyorum. Bu şehre yazık oldu. 1,5 sene oldu. Aksiyon bitmedi, bitmezde. Kimse göründüğü gibi çıkmadı. Zaman iyi şeyler göstermeyeceği kesin, bu şehir bu şekilde yönetilmeyi hak etmiyor. Benim fıkramda bu kadar” demiş.
Maalesef bireysel hayatlarıyla tanıdığımızı sandığımız insanların iktidar olduklarında gölge yanları ortaya çıkıyor.
Belki de onlar bile o gölge yanlarıyla ilk kez tanışıyor!
O yüzden Zonguldak hep gölgeli, karmaşık!
Çünkü insanı karmakarışık!
Şehirlerde, kent sakinlerine benzermiş!
Bu coğrafyanın insan modeli de bu!
Siyasal şov- Kamu zararına proje!
Zonguldak’ta doktor açığını kapatmak yerine, yeni bir hastane ile çözüm sunmaya çalışan iktidar partisinin Milletvekili Ahmet Çolakoğlu’nun Şehir Hastanesi proje müjdesi tartışılıyor.
Bilgisi olan itiraz ediyor.
Bilgisi olmayan müjde olarak yorumluyor.
Hayatında Şehir Hastanesi’ne düşmemiş insanımızın alkışını anlayabiliyorum. Ama internet çağında Google amcaya Şehir Hastanesi Projesi’nin nasıl bir rant düzeni olduğunu, vatandaşın nasıl mağdur edildiğini sormayan, her gördüğüne inanan insanları anlamakta güçlük çekiyorum.
Bir siyasetçinin kendini kurtarmak için toplumun önüne attığı siyasal şovu ve kamunun zararına olan bir proje olduğunu görmek, anlamak çok zor olmamalı.
Biz de her mahalleye hastaneye yapılsın isteriz tabi!
İnsanımız istediği an, beklemeden, branşında en iyi doktorlara ulaşsın isteriz.
Yaklaşık 15 yıldır bir çok sağlık sorunu olan kanser hastası babamla ilgileniyorum.
Hemen hemen her ay hastanelerde mekik dokuyan bir vatandaş olarak diyorum ki, Sağlık sektörü siyasi torpiller yüzünden çökmüş durumda.
Ve müteahhitlere yap-işlet-devret garantili Şehir Hastanesi modeline zorlanan bir sistemle karşı karşıyayız.
Tüm mesele bu!
O yüzden, Kadın Doğum, Çocuk, onkoloji gibi sayamadığım bir çok branşta hekim eksiğimiz var. Tek doktorlar canından bezmiş. Bir süre sonra kenti, daha sonra da ülkeyi terk ediyorlar!
Zaten dünya devletleri de bu sistemi terk etmiş!
MR, Tomografi, doktor randevusu almak imkansız hale gelmiş.
Yeni sistemi getirmek için eski sistemi götürmeleri gerekiyor değil mi?
Siz, hiç Şehir Hastanesi’nde tedavi oldunuz mu? Bir yakınıza refakat ettiniz mi bilmiyorum. Ancak ben bizzat yaşadım.
Geçtiğimiz yıl İzmir’de böyle rezil bir deneyimimiz oldu!
Karyolanın çarşafını değiştirmek için önce ‘talep’ açtırıyorsunuz, tam tamına 5 saat bekliyorsunuz!
Hastanız için tekerlekli sandalyeyi öyle elinizi kolunuzu sallayarak alamıyorsunuz.
Gözünüzün önünde duranı alamıyorsunuz, yasak!
‘Talep’ açtırıyorsunuz, yoğunluk nedeniyle 3 saat sonra getiriyorlarsa seviniyorsunuz?
Hemşire çağırıyorsunuz, kaç saat sonra geleceğini kestiremiyorsunuz!
Doktorunuza erişemiyorsunuz?
Acil Serviste yaşadıklarımız ayrı rezalet!
Saatlerce hastanıza müdahale edilmesini bekliyorsunuz!
Dev asa bir yapı, içinde AVM’de var!
5 Yıldızlı otel konforunda yatağı var!
Tatile gelmişseniz öyle!
Ama yastığınızı, nevresimi siz getiriyorsunuz!
Ama kesinlikle hastane değil!
Öyle tek solukta ‘Başhekimliğe çıkayım’, ‘Müdüre şikayet edeyim, işim görülsün’ yok!
Etrafta gördüğünüz birkaç personel çok kibar ama muhatabınız yok!
Eksiği fazlasıyla Zonguldak’ta ki hastanelerin kıymetini bilin derim!
Milli kaynaklarınızın nereye nasıl harcandığını sorgulayın!
Hiçbir şey yapamıyorsanız, Google amcaya CHP Kocaeli Milletvekili Kalp Cerrahi Mühip Kanko hocayı sorun.
Şehir Hastanesi açıldıktan sonra tüm hastanelerin nasıl kapatıldığını, vatandaşın sağlık hizmetine erişiminin nasıl zorlaştığını, kamu kaynaklarının nasıl boca edildiğini dinleyin.
İnanıyorum ki, milli duruşu olan her vatandaşımız bu Sayıştay raporlarına da yansıyan milli kaynak düşmanlığına ‘hayır’ diyecektir.
Demiyorsa, bizden değildir zaten…