Bir Belediye Başkanı ve adayı, mahalli seçimler öncesi kentte görev yapan Gazeteci Meslek Örgütünü ziyarete gidiyor!

O tarihlerde henüz adaylığı netleşmediği için oldukça agresif ve depresif davranışlar sergileyen Belediye Başkanı, ziyaret amacıyla gittiği meslek örgütünde birden aslına rücu ediyor, hırçınlaşıp gerçek yüzünü gösteriyor!

Başlıyor basın mensuplarına fırça atmaya!

“Sen, benimle ilgili ‘fi’ tarihinde şunu yazdın”

“Sen de, benime ilgili şunu şunu yazdın…”

“Ben unutmam, göreceğiz bakalım!”

“Beni yazdınız, size abone de olmam!”

“İşinize gelirse, ne kadar ekmek o kadar köfte” diyor!

İnsan terbiyecisi Başkan, evinde beslediği kedi kadar kıymet vermediği insanları sözüyle, tavrıyla böcek gibi ezmekten müthiş haz alıyor zaten!

Onun bu insan sevmez hallerine alışığız da,  bu cümleleri sarf etmesinden daha acı bir şey varsa o da, bu hakaretlere alkış tutan Meslek Örgütlerinin Başkan ve yöneticileridir!

Hamdi beyin kutusu!

Yolsuzluk, sözlü ve nitelikli taciz iddialarına rağmen Belediye Başkanı Mustafa Gökhan Demirtaş’ın adaylığına engel olamayan İYİ Parti Merkez İlçe Başkanı Candemir Ongan, onurlu bir duruş sergileyerek istifa etti!

“İstismarcıları silmezsem adiyim” diyen İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e “Tacize, dayağa, cinsel istismara, eş şiddetine kim maruz kalırsa telefon numaram bu, beni arayın! ’’diye meydanlarda bağıran Genel Başkanıma sesleniyorum; Ne değişti? diye sormuştu.

Gazeteci Sabahattin Önkibar’da 14 Mayıs seçimlerinin ardından “3,5 Milyon dolara milletvekilliği sıralaması sattığınız iddialarına cevap verecek misiniz?” diye sormuştu!

Aradan aylar geçti, zaman zaman sorularını tazeliyor!

Ama hala cevap alamadı!

Eskiden bir yarışma vardı.

Akıllarda ‘Hamdi beyin kutusu’ olarak kaldı!

Yarışmacılara ‘Hamdi bey’e soralım mı?’ deyince bayılıyorlardı!

Hamdi beyin kutusundan çıkanları merakla beklerdik!

Siyasetçilere cevabını bildiğimiz soruları sorunca merak da etmiyoruz!

Ah bu danışmanlar!

Zonguldak gündemini oldukça yakın takip eden bir büyüğüm, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a miting alanındaki yaptırılan bir yanlışı daha hatırlattı.

Aynen aktarıyorum;

“Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan, Cumartesi günü Zonguldak'ta ki mitingine Neşet Ertaş'ın bir Kırşehir türküsü olan "Kaşlarının karasına"nın sözleri ile başladı.

Türkünün iki dörtlüğünü okuduktan sonra Cumhurbaşkanımız bu sözlere atfen,"Kaşlarının karasına vurulduğumuz Zonguldak" deyişiyle meydandan büyük bir alkış aldı.

Ama dikkati çeken bir şey vardı!

Zonguldak'la çok özdeşleşen hem ülkemizde hem de bu yörede çok bilinen "Karadır kaşları" türküsü yerine bir Kırşehir türküsü niçin tercih edilmişti?

Öyle anlaşılıyor ki, Zonguldak'ı anımsatan bir türkünün sözleri ile Cumhurbaşkanını mitinge başlatmak isteyen danışmanlar, adları birbirine çok benzeyen bu iki türküyü talihsiz bir şekilde karıştırarak vermişlerdi!

Zonguldak'lıların kaşlarının karasına vurulmak için iki türküyü de kullanabilirsiniz…

Ancak hakikisi varken, bir başkasını kullanmak çok da şık olmadı.

Danışmanlarda, teşkilatta tıpkı yakında inşaatına başlanacak   Merkez Çarşısının yerini; yeni meydan, yıkılan Fevkani köprüsünün de bitirilen yeni bir  köprü olarak  sunulmasına sebebiyet verdiklerinin fakına ancak miting sonrasında varabildiler

İki türküden birer dörtlüğü siz de okuyun kararı siz verin

Kaşların karasına

Kurbanım arasına

Anca sen melhem olun

Gönlümün yarasına

 (NEŞET ERTAŞ-Kırşehir türküsü)

Karadır kaşların, benzer kömüre

Yardan ayrılması zarar ömüre

Kollarımdan bağlasalar demire

Kırarım demiri, kaçarım yare

(ANONİM-Zonguldak türküsü”)