Geçtiğimiz hafta Türkiye’nin 30 bin üyesi olan Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Yardımcısı Şeref Zeyrek, Genel Sekreter Mehmet Ali Çakır, Mali Sekreter Zekeriya Aydın, Toplu Sözleşme Uzmanı Emin Tazegül, Danışman Ertuğrul Bayrak ve 3 hukukçu ile Zonguldaklı maden işçileri ile bir araya geldi.
Önce Amasra’da yaşanan faciada hayatını kaybeden maden şehidi ailelerini ziyaret ettiler.
Hani şu, GMİS’in korkudan ziyaret etmediği aileleri!
Ardından Zonguldak’a geldiler.
Bu ziyaret GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil’i çileden çıkardı!
Toplantıyı provoke etmek istedi, ancak başarılı olmadı!
Toplantıda beklediği rezalet PR çalışması gerçekleşmeyen Hakan Yeşil, bu kez kamuoyuna “Çok büyütecek bir şey yok. Geldiler, gördüler, cevaplarını aldılar ve gittiler" şeklinde absürt bir açıklama yaparak durumu kurtarmaya, maden işçisine de dolaylı olarak aba altından sopa göstermeye çalıştı.
Şaşırdık mı, tabi ki hayır!
Hakan Yeşil, Ankara’da masaya vuramaz, verilene razı olur!
Ama Zonguldak’ta şov yapmayı sever!
Hakan Yeşil, seçimden önce ‘35 bin TL promosyon alacağız’ diye madencinin oyunu almayı sever.
Ama, başından beri belli olan 16 Bin TL promosyonu madenciye reva görür!
Hakan Yeşil ve ekürisi İsa Mutlu’nun asıl derdi ne biliyor musunuz?
Zonguldak’ta maden işçisine attıkları kazıkların ayyuka çıkmasının önüne geçmek istiyorlar.
Zonguldak maden işçisi; Türkiye Maden İşçileri Sendikası’nın kesintiyi işverenin ödediği TKİ’de çalışan maden işçisinin 22 Bin TL promosyona imza attığını biliyor.
Yani onlar sendikacılık yapıyor, işçinin hakkını söke söke alıyorlar.
Genel Maden İş Sendikası ise hala maden işçisini uyutuyor!
Güneş balçıkla sıvanmaz.
Zaman zaman Türkiye Maden İşçileri Sendikası’nın üyelerine kazanımlarını buradan paylaşacağız ki, GMİS’in ne kadar hak mücadelesi verdiğini hep birlikte değerlendirelim. 


Siyasetçinin donu düşmüşse, kenti basın yönetir!
Bizim siyasetçiler zinhar üzerine alınmasın!
Çünkü bizim memleketimizde;
Alt yapı sorunlarını bitirdik!
Yol-su-kanalizasyon sorununu hallettik!
Dere yataklarına konuşlanmadık!
İmar yolsuzluklarına karışmadık!
Hastaneleri rant için aynı yere yaptırıp etrafını yıktırmaya çalışmadık!
Sosyal gelişimini tamamlamış kentler oluşturduk!
Ekonomik gelişimini tamamlamış kent olduk!
Zonguldak’ı dev şirketlere boğdurmadık!
Siyasetçilerimizin atadığı bürokratlar destan yazıyor!
Türkiye Taşkömürü Kurumu’nu (TTK) muazzam bir kadro yönetiyor!
Üretimde rekor kırdığı için keyfinden bahçesinde organik tarım yapıyor!
Gezen tavuk besliyor!
O kadar ki, bir ilçe başkanı ile küfürlü diyalog kuruyor!
Öyle ki, işçinin hakkını söke söke alan Sendika başkanlarımız makam odalarında köçek oynatıyor!
Amasra maden şehit yakınlarını ziyaret etmiyor, harici işçilerin sorunlarını çözmüyor.
Ama Soma’da, Kınık’ta örgütlenmeye çalışıyor.
Görüldüğü gibi; Zonguldak, Türkiye’nin 100. Yıl’a hazır bir şehri olarak karşımızda duruyor.
Allah razı olsun bizi yönetenlerden!
Şimdi bu işleri yapamamış kentlerin politikacıları-bürokratları-sendikalarında hep bir sorun oluyor.
O memlekette; bürokrasiyi siyasetçi, siyasetçiyi de basın yönetmeye başlıyor!
O siyasetçi ya doymuyor, ya da donu düşmüş olduğu için 4. kuvvete teslim oluyor!
Allah’a şükürler olsun!
Zonguldak’ta herkesin gözü tok!
Donu da yerinde!


Çağın çağrısına yanıt vermiyor!
Ülke olarak çok zor bir dönemden geçiyoruz.
Bin yıllık düşmanlarımız depremin ardından “Türkiye iflas etti” diye sevinirken, Devlet ile Millet hala ayakta, tüm imkanları ile deprem yaralarını sarmaya çalışıyor.
Fakat ülke siyaseti hızla iflasa doğru sürükleniyor…
İktidar partisinin yıllar içerisinde yıpranmış olması çok normal.
Muhalif siyaset aklının son hamlesi ile iktidardan daha çok yıpranmış olması hayal kırıklığının ötesinde çok vahim bir durum.
Devlet ve Milletin ihtiyaçlarına yanıt veremeyen bir siyaset algoritması içinde bu şekli ile siyaset, çağın çağrısına yanıt veremiyor.
Bu ülkenin bir evladı olarak; 
Artık kapımızın Kur’anla, milliyetçilikle ve Atatürkçülükle çalınmasını istemiyorum.
AK Parti olamadan dinimi yaşamak istiyorum!
MHP olmadan milliyetçiliğimi!
CHP olmadan Atatürk’ü sevmek istiyor insan!
Siyasetin sahiplendiği tüm manevi değerlerimizin onlarla birlikte yıpratılmış olmasını içine sindirebiliyor musunuz?